div style="width:100%;padding:0;margin:0;border-style:solid;border-width:1;border-color:;"> NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE...cccbozkurt05.....HOŞ GELDİNİZ EDEPLE GELEN HÜRMETLE GİDER TEŞEKKÜR EDERİZ BOZKURT OTAĞINA GENE BEKLERİZ Bütün Şehitlerimize ALLAH,tan rahmet dileriz ruhları şaad mekanları cennet olsun AMİN.Ömrünüz Osmanlı Devleti Kadar Uzun , Hayalleriniz Turan Ülküsü Kadar Gerçek , Kişiliğiniz Bir Bozkurt kadar Asil Olsun . NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.. cccbozkurt05 Bülent Özcan BOZKURTIP adresi
   
  cccbozkurt05
  ÖLÜM, KABİR, KIYÂMET" HALLERİ
 

ŞİİRLERLE MENKIBELER

İMÂN ve NAMAZ

 

1.Cild

KitapWeb

2.Cild

 

Peygamber (Aleyhisselâm) Efendimizin Hayatı

 

03 -

Peygamberler

04 -

Dört Büyük Halife

 

 

05 -

Eshâb-ı Kiram

06 -

Büyük İmâmlar

 

 

07 -

Anadolu Evliyâları

08 -

Buhârâ Evliyâları

 

 

09 -

Horasan Evliyâları

10 -

Rehber İnsanlar

 

 

11 -

Güzel Nasihatlar

12 -

İmân ve Namaz

 

04 - "ÖLÜM, KABİR, KIYÂMET" HALLERİ

İmâm-ı Gazâlî “Rahmetullahi Aleyh”

 

ÖLÜM NEDİR ?

 

Ölüm”, rûhun bedene olan bağlılığının,

Sona ermesi olup, vukû bulur ansızın.

 

Ölüm”, kulun bir hâlden bir hâle dönmesidir.

Bir evden, başka eve “Göç etmesi” demektir.

 

Zîrâ buyuruyor ki Rabbimiz bir âyette:

“Her bir canlı, ölümü tadacaktır elbette.”

 

Bir şeyi tatmak ise, “Hayat”la mümkün olur.

Öyleyse kul ölmekle, yok olmaz, hayat bulur.

 

Ölüm” ile, bu hayat sona eriyorsa da,

Başka “Hayat” başlıyor bu sefer de mezarda.

 

Âhiret”e nazaran, bu dünyâ bir “Hayâl”dir.

Âhiret asıl olup, dünyâ, gölge gibidir.

 

Kabir”, âhiret ile dünyâ arasındadır.

Âhirete, dünyâdan hem daha da yakındır.

 

İşte bu yüzdendir ki “Kabir”deki o hayat,

Daha âşikâr olup, asıldır ve hakîkat.

 

Herkesin bir “Ecel”i, ölüm zamânı vardır.

O vakit, ne ileri, ne de geri alınır.

 

Bir insanın, dünyâda rızkı biterse eğer,

Eceli gelmiştir ki, rûhunu teslim eder.

 

Ve ansızın terk edip evlâdını, malını,

Hazret-i Azrâil”e teslim eder canını.

 

Nerede, ne vakitte ve hangi memlekette,

Öleceği bellidir her insanın elbette.

 

Doğu”da öleceği takdîr olduysa eğer,

O, muhakkak o yere gider ve vefât eder.

 

Zîrâ anlatılır ki, bir zaman melek-ül-mevt,

Süleymân Peygamber”i eylemişti ziyâret.

 

Bir kimse var idi ki orada olanlardan,

Melek, onun yüzüne dikkatle baktı bir an.

 

Hazreti Azrâil”in, ona böyle dikkatle,

Bakması, çok korkuttu o kimseyi gâyetle.

 

Melek-ül mevt gidince, düşünüp bunu biraz,

Hazreti Süleymân’a bu işi eyledi arz.

 

Dedi: “Ey Nebiyyallah, emredin de rüzgâra,

Götürsün beni hemen çok uzak bir diyâra.

 

Zîrâ bu gün çok korktum hazreti Azrâil’den.

Çok uzağa gidip de, kurtulayım elinden.”

 

Süleymân Peygamberin emriyle rüzgâr dahî,

Hindistan”a götürdü acele o kimseyi.

 

Bir miktâr zaman geçti, ölüm meleği yine,

Süleymân Peygamberin geldi ziyâretine.

 

Peygamber sordu ona: “Ey Azrâil, ne için,

Yüzüne, dikkatle ve sert baktın o kişinin?”

 

Dedi: “Emir aldım ki, o kimsenin rûhunu,

Hindistan’da alayım, burada gördüm onu.

 

Sonra emir üzere, o memlekete vardım.

Onu orada görüp, rûhunu teslim aldım.”

Bir Önceki Sayfaya GiderBu Kitabın Ana Sayfasına GiderBir Sonraki Sayfaya Gider

Abdüllatif Uyan

 
  Bugün 5 ziyaretçi (14 klik) kişi burdaydı!

BOZKURT

Web'te Türkçe

.BOZKURT